14 Eylül 2009 Pazartesi

Dexter Sen Bizim Herşeyimizsin!


Jeff Lindsay'in 'Darkly Dreaming Dexter' adlı romanından beyaz cama uyarlanan;uyarlanmakla yetinmeyip sıradışı senaryosu,kusursuz kurgusu,hoş müzikleri ve birbirinden yetenekli oyuncularıyla çok büyük bir hayran kitlesi edinen Showtime dizisi 'Dexter' 27 Eylül 2009 akşamı dördüncü sezonun ilk bölümüyle ekranlara dönüyor.Milyonlarca seveni de bu tarihi iple çekiyor.Gelin önce Dexter nedir ne değildir onu bir gözden geçirelim.

Diziye adını veren kahramanımız Dexter Morgan bir seri katil.Hemen 'Yok artık öyle kahraman mı olur?' demeyin,sabredin.Henüz küçücük bir çocukken annesi gözlerinin önünde elektrikli testereyle doğranarak öldürülür Dexter'ın.İki gün boyunca bir konteynırın içinde aç,susuz ve annesinin kanına bulanmış bir şekilde oturup ağlar küçük Dexter;ta ki Miami Emniyeti olaydan haberdar olup olay yerine bir ekip gönderene dek.Söz konusu konteynırı açan ve minik Dexter'ın içler acısı halini gören polis memuru Harry Morgan bu yapayalnız ve çaresiz ufaklığı evlat edinir.Ama iyiliksever polis Harry'nin acı gerçekle yüzleşmesi çok da uzun sürmez.Minik Dexter tamamen 'hissiz' bir çocuktur.Normal bir insanın olaylar karşısında vermesi gereken tepkilerden eser yoktur Dexter'da.Üvey baba Harry Morgan öncelikle bu soruna odaklanır ve küçük Dexter'a duyguları varmış gibi davranmayı öğretir.Daha acı gerçekle yüzleşmesi de uzun sürmeyecektir Harry'nin.Henüz bebekken yaşadığı travmanın etkisiyle Dexter'ın içinde önüne geçilemez bir öldürme arzusu hüküm sürmektedir ve komşuların evcil hayvanlarını ortadan kaldırmaktadır.Ayrıca sinirlendiği insanları öldürme planları yapmaktadır.Harry bu öldürme arzusunun önüne geçemeyeceğini anlayınca Dexter'ı 'kutsal bir amaç' için kullanmaya karar verir.Adaletten bir şekilde paçayı kurtaran katilleri yok etmek!Harry,lise çağına gelince Dexter'a kurbanını nasıl seçmesi ve ortadan kaldırması gerektiği hakkında dersler verir.'Harry'nin Kodu' ismiyle dizide sık sık adını duyduğumuz bu derslerin en önemlisi doğal olarak şudur:'Yakalanma!'.

Dexter Morgan işte bu yüzden çok farklı bir seri katildir.Yalnızca katilleri ortadan kaldırır ve suçlu olduğuna emin olmadığı kimseye zarar vermez.Dışardan bakılınca Miami Polis Bürosu'nda adli tıp uzmanı olarak çalışan ve çevresi tarafından çok sevilen Dexter,geceleri insanların arasında elini kolunu sallayarak dolaşan katillerin peşine düşer.Önce şüphelendiği kişinin geçmişini ve adli sicil kaydını araştıran sevimli katil,daha sonra müstakbel kurbanının suçlu olduğuna dair kanıt arar.Yeri gelir onunla dostluk kurar,yeri gelir gizlice evine girer ve aradığı şeyi bulur bulmaz (ki adli tıp uzmanı olduğu için laboratuvarında gerekli araştırmayı yapması çok kolaydır) işe koyulur.Dexter'ın izlediği yol genel olarak şöyledir:Kurbanını uygun bir yerde sotelenip arkasından gizlice yanaşarak uyuşturucu iğnesini boynuna batırmak suretiyle bayıltır ve arabasının arkasına atarak daha önceden hazırladığı mekana götürür.Mekan seçimi de çok ilginçtir çünkü kahramanımız kurbanının cinayet işlediği bir olay mahalini seçer ve burayı etrafa kan sıçramaması için naylonla kaplar.Kurbanı ayıldığında kendini baştan aşağı streçlere sarılmış bir şekilde,hiç de yabancı olmadığı bir yerde,bir çift gözü kendisine bakarken bulur.Çaresizliğin ve ölüm korkusunun ne demek olduğunu anlayan söz konusu şahsın karşısında dikilen Dexter;önce müstakbel kurbanının öldürdüğü insanların fotoğraflarını gösterir ve onu bu insanlar için öldüreceğini söyler.Beş dakika kadar aralarında bir diyalog geçer ve bu söz konusu diyaloglarda kurban bazen 'Vallahi ben yapmadım abi,kulun kurbanın olayım öldürme beni' modunda,bazen de 'Sana ne ulan,yaptımsa yaptım' modunda takılır.Her iki durumda da sonuç bellidir:Dexter önce klimasında saklamak üzere söz konusu şahsın suratını hafifçe keserek kan örneği alır.Ardından çok ses çıkarmasın diye ağzına pamuk tıkar ve koleksiyonundan çıkardığı keskin bir bıçağı göğsüne saplar.O an yaşadığı orgazmik tadı yüzünde görmeniz lazım!Sonrasında cesedi parçalara ayırarak çöp torbalarına koyan Dexter,bunları üvey babasından kalan teknesi 'Slice of Life'a (Hayatın Dilimi) koyarak denize açılır ve poşetleri uygun bir yere atar.İşi bittikten sonra da hiçbir şey olmamış gibi rutin hayatına devam eder.

Tabi bu durum izleyicileri doğal olarak bir ikileme sürüklüyor.CNBC-e ve e2'nin reklamlarında sorulan soru şöyle:'Bu adam şeytan mı yoksa melek mi?'.Bir kısım izleyici Dexter'ın işlediği cinayetleri 'sapıkça ve psikopatça' olarak değerlendirirken;bir kısım izleyici 'Yürü be Dexter,kim tutar seni' tadında takılıyor.Bir taraf ne olursa olsun bir insanın hayatını alma hakkını kendinde bulmaması gerektiğini savunurken;diğer taraf onu katillere aman vermeyen gerçek bir aziz olarak görüyor.Tabi bu kurgusal bir karakter ama daha önce 'Six Feet Under' adlı dizide karşımıza özgüveni eksik bir eşcinsel olarak çıkan Michael C. Hall,'Dexter Morgan' rolünde öyle ustaca bir oyunculuk çıkarıyor ki diziyi gerçek hayattan bir kesit sanmanızı ve kendinizi bu tartışmanın içinde bulmanızı kolaylaştırıyor.Şahsi fikrim mi?Yok ben size sorayım.Gerçek hayatta bir adam genç bir kıza tecavüz edip onu öldürse ve delil yetersizliğinden veya avukatının şeytani zekasıyla kefalet ödeyerek serbest kalsa;yeni bir kız bulup tecavüz ederek öldürmesini mi,yoksa Dexter Morgan gibi bir adamın çıkıp onu ortadan kaldırmasını mı isterdiniz?Seçimi size bırakıyorum.

İlk paragrafta da belirttiğim gibi ailemizin sempatik ve yakışıklı seri katili Dexter Morgan (Michael C. Hall) yanına hayat arkadaşı Rita (Julie Benz),küfürbaz ve boşboğaz üvey kız kardeşi çiçeği burnunda dedektif Debra (Jennifer Carpenter),hırslı ve duygusal teğmen Maria Laguerta (Lauren Velez),şişman ve sevimli çavuş Angel Batista (David Zayas),porno ve striptizci kız meraklısı laboratuvar görevlisi Vince Masuka (C.S.Lee),yakışıklı dedektif Joey Quinn (Desmond Harrington),ölmesine rağmen sürekli gelip Dexter'la konuşmayı sürdüren babası Harry Morgan (James Remar) ve diğerlerini de alarak 27 Eylül 2009 akşamı geri dönüyor.Ayrıca ikinci sezonda izlediğimiz karizmatik Özel Ajan Frank Lundy de (Keith Carradine) geri dönüyor ve Dexter'la birlikte 'Üçleme Katil' adını taktıkları Walter Simmons'un (John Lithgow) peşine düşüyorlar.Tabi en önemlisi Dexter Morgan artık bir baba ve sorumlulukları çok daha fazla.Eskisi kadar cinayet işlemeye vakti olmayacak Dexter Morgan bakalım hem koca,hem baba,hem adli tıp uzmanı hem de katil olmayı becerebilecek mi?Bekleyelim ve görelim efendim.

2 yorum:

  1. Gerçek hayatta bir adam genç bir kıza tecavüz edip onu öldürse ve delil yetersizliğinden veya avukatının şeytani zekasıyla kefalet ödeyerek serbest kalsa;yeni bir kız bulup tecavüz ederek öldürmesini mi,yoksa Dexter Morgan gibi bir adamın çıkıp onu ortadan kaldırmasını mı isterdiniz?
    ------------------------
    Bu kısım olayı çok güzel açıklıyor ki böyle insanlara gerçek hayatta da ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor açıkcası :) Diziyi hiç izlemedim bilirsin dizi-film takip etmem ama izlemiş kadar oldum nerdeyse, eğer arkamı bilgisayar sandalyemden kaldırabilirsem izlemek zevkli olurdu :)

    YanıtlaSil
  2. hersey çok iyi güzel ve hoş lakin bu dexter izleyen insanların gerçek dizi izleme nedenleri içlerindeki intikam hissi veya canilik mi? eğer caniliğin ruhsal tatmini ise dexter doğru yolda. lakin türk halkının benzeme veya özenme özelliği konusunda bu dizi bende sorgulama yapma hissi doğmasına neden oluyor. birkaç örnek ile izah edeyim; murat kekilli nin bu akşam ölürüm sarkısı dinleyip intahar eden insanlar veyA kendini pokemon sanarak balkonlardan atlayan çocuklar unutmadan deliyürek ve kurtlar vadisi sendormları; bu millet bir dizi karakterinin cenaze namazını kıldı. dizinin yagınlaşması ve türkiye de daha popüler olmasından korkuyorum eline testere alıp birbirini öldüren insanlar görmekten korkuyorum.

    YanıtlaSil