27 Ağustos 2009 Perşembe

İyi ki Varsın Gülay Özdem


Bu yılın Nisan ayının herhangi bir gecesiydi.Saat gece 2,zap yapıp izlemeye değer birşeyler bulmaya çalışıyorum.NTV'ye bir bakayım diyorum;bakış o bakış.İlk tepkim 'Yok artık daha neler' oluyor.O andan sonra hayatım hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktı,çünkü karşımda gece haberlerini sunan bir insan değil;olsa olsa dünyaya yanlışlıkla düşmüş bir melekti.İsmini öğrenemediğim için gece 3 haberlerini beklemeye başladım.Nutkum tutulmuştu,konuşamıyordum.Boğazım kurumuştu,titriyordum.50 dakika bir ömür gibi geçti,ve evet,o yine karşımdaydı.Bir 10 dakika daha ekrana kilitlendim ve NTV'ye böyle bir güzelliği bu saate koyduğu için çok güzel küfürler ettim.Sonra geri aldım o küfürleri,çünkü gece yarısı benim gibi ayakta olmayı alışkanlık edinmiş pek fazla insan yoktu ve onunla mutlu bir yuva kurma şansım taliplerinin azlığından dolayı daha fazlaydı.Elim ayağım titriyordu,kendime hakim olamıyordum ki bir anda silkinip kendime geldim.Olmayacak duaya amin dememeliydim.

Neyse,üstte yazdıklarımı bir kenara koyalım;çünkü bunlar Gülay Özdem'i ilk gördüğümde verdiğim tepkilerdi.Şöyle bir baktım,daha önce tv8'de 'Trink' adlı gece yarısı yayınlanan ara-kazan türünden bir yarışmada ve Kanal 24'te 'Sesler Yüzler Mekanlar' adlı bir sohbet programında yer almış.Tabi birçok kişinin onunla ilk karşılaşması NTV ekranlarında gerçekleşti.NTV denince birçok kişinin aklına gelen,adına hayran kulüpleri kurulan ve binlerce insanın yalnızca onun anlatımıyla haber izlemekten keyif aldığı Banu Güven'den sonra Gülay Özdem de hayatımızda kalıcı bir yer edinecek gibi gözüküyor.Güzelliğini bir kenara bırakırsak Gülay Hanım çok güzel giyiniyor ve giydikleri ona daha asil bir görüntü veriyor sanki.Çok düzgün bir duruşu var,ekrana inanılmaz yakışıyor.Mimikleri gayet hoş,abartıdan uzak,sade;bir o kadar da sempatik.Sesinin tonunu gayet iyi ayarlıyor;olmadık yerlerde sesinin tonunu yükseltertek kulaklarımıza işkence çektirmiyor.Haberleri sunarken hemem hemen hiç şaşırıp duraksamıyor;çok ender olsa da böyle birşey başına geldiği zaman da gayet hoş bir gülümsemeyle toparlayıp kaldığı yerden devam ediyor.Hele şu sıralar sunduğu NTV Gece Bülteni'ni bitirirken 'Hadi görüşürüz bakalım,kendinize iyi bakın' tarzı bir el sallama hareketi var ki tamamen ona özgü ve taklitlerinden sakınılması gerekiyor.

Üstte de belirttiğim gibi şu sıralar NTV Gece Bülteni'ni sunuyor Gülay Özdem ve onunla ilk karşılaştığım zamanın aksine büyük bir hayran kitlesi kazanmış durumda.Ne diyeyim,izleyin izlettirin efendim.Haber nasıl sunulur,ekran ışığı nasıl birşeydir,izleyiciyle beyaz camın arkasından nasıl iletişim kurulur siz de görün.Yolun açık olsun Gülay Özdem,iyi ki varsın!


10 Ağustos 2009 Pazartesi

CNBC-e'nin Altyazı Problemi ve RTÜK Komedyası


Yayın hayatına başladığı günden beri CNBC-e birçok kişinin favori kanalı durumunda.Neden büyük olduğunu bir türlü anlayamadığım kanallar altına gülme efekti konulmuş ama güldürmeyip süründüren diziler,yalnızca reyting alsın diye yapılmış seviyenin yerlerde süründüğü yarışma programları,nasıl bir zeka seviyesine hitap ettiğini çözemediğim mini etek giymekten başka bir özelliği olmayan kadınlar ve ne kadar delikanlı bir erkek olduğunu anlata anlata bitiremeyen görgü yoksunu adamların katıldığı sabah programları yapadursun (ve reytingleri de aladursun);CNBC-e böyle şeylerden zevk almayan televizyon izleyicisi için klasik tabirle çölde bir vaha gibidir.

Yalnız uzun zamandır ortada büyük bir problem var ve bu artık ciddi boyutlara ulaşmaya başladı.CNBC-e altyazıları git gide muhafazakarlaşıyor ve bu muhafazakarlaşma artık saçmalık boyutlarına varmaya başladı.Daha önce Hürriyet'in Kelebek ekinde yazan Onur Baştürk kendisine ve CNBC-e'ye gelen şikayet mesajlarından köşesinde bahsetmiş;buna karşılık Doğuş Grubu Genel Müdürü Cem Aydın'ın kendilerine RTÜK tarafından verilen cezaların bir dökümanını yolladığını ve cezalarla artık başedemedikleri için böyle bir yola başvurmak zorunda kaldıklarını ifade ettiğini de eklemişti.Ama iş artık o kadar vahim boyutlara ulaştı ki İngilizce bilmeyen ve dizileri ve filmleri altyazılardan takip edenler tamamen özünden farklı şeyler izlemek zorunda bırakılıyor.

En çok şikayeti alan dizilerden olan 'The New Adventures of Old Christine'de birkaç bölüm tamamen hiçbir şey anlamamıştır altyazıları okuyanlar.Zira Christine ve arkadaşı Barb;Barb'ın çalışma izninin süresi dolduğu için lezbiyen evlilik yapmak zorunda kalırlar (Barb sahte evlilik yapmak için bir erkek bulamamış mı diye soracaksanız dizinin senaristlerine sorun) ama bunu altyazılardan anlamak mümkün değil.Çünkü 'marriage (evlilik)' kelimesi sürekli olarak 'ortaklık' olarak çevrildi ve doğal olarak sorunun ne olduğu ve gelişen olayların neden bu şekilde geliştiği anlaşılamadı;çünkü bahsettiğim kişiler dizide zaten iş ortağı.Çalıştırdıkları spor salonuna gelen denetleme kurulu üyesi Margaret bu lezbiyen evliliğin üstüne bunun ahlaki olmadığını söyler ve lisanslarını iptal ederken 'Marriage is between Adam and Eve,not Adam and Steve (Evlilik Adam ve Eve -yani Adem ile Havva- arasında olur,Adam ile Steve değil)' der ve bu da 'Ortaklık ortaklıktır' diye çevrilir ki lisansın ne için iptal edildiği doğal olarak anlaşılamaz.Aynı dizide 'gay' ve 'homo' sözcükleri 'aykırı','çarpık','gözü dönmüş' ve 'öyle böyle' olarak çevirildi ki bu başlı başına bir saygısızlık ve terbiyesizlik örneği.Vakit Gazetesi yazarları bile bu kadar hakaret etmez eşcinsellere,el insaf.Yine aynı dizide 'My mother still doesn't wear a bra (Annem hala sutyen takmıyor)' 'Annem sülün gibidir','Have sex (Sevişmek)' 'Samimi olmak,çekici bulmak' ve en bombası 'Kiss (Öpücük)' 'Tezahürat' olarak dilimize kazandırıldı!RTÜK üyelerini ve onların çevresindeki insanları bilmem ama benim çevremdeki hiçbir insan sutyen,sevişmek ve öpücük deyince azıtıp sağa sola saldıracak kadar sapık insanlar değiller!

CNBC-e'nin diğer dizilerinde de durum farklı değil.'How I Met Your Mother' adlı dizide kadın avcısı,tek gecelik ilişkilerin adamı Barney bara gelir ve lezbiyen kadın kılığına girerek 'Tonight I'm picking up a lesbian (Bu gece bir lezbiyen tavlayacağım)' der ve arkadaşları onu gaza getirirler.Ama altyazıya göre Barney 'Bu gece kadın tavlayacağım' demiştir.İyi de Barney hep kadın tavlıyor kardeşim,o zaman bu sahnenin içine edilmiş olmuyor mu affedersiniz?Aynı dizide 'That's from a porn movie (Bu bir porno filmden)' dilimize 'Bu açık saçık filmden bir sahne' diye çevriliyor ki internette porno kelimesini en çok arayan ülke olduğumuz aklıma geliyor ve kafayı yiyorum.Yahu güzel ülkemin genç ve azgın evlatlarının elllerinden porno filmler düşmezken siz porno sözcüğünü çevirmeyerek kimi neyden koruyorsunuz Allah aşkına?'Lezbiyen' kelimesini duyan kız hemen lezbiyen mi olacak,ertesi gün okulda hemcinslerini mi elleyecek,öpecek?'Porno'yu duyanlar harıl harıl porno film mi arayacak her yerde,bu kadar mı aptal ve etkilenmeye müsait olarak görülüyoruz?

Ben insanların fazlasıyla aptal yerine konulduğunu ve bize terbiye vermenin herhangi bir kurul veya kuruma düşmediğini düşünüyorum.Tabi ki bir kurul olsun ve televizyon kanallarını denetlesin,bu her ülkede var olan bir oluşum;ama hiçbir kurulun gestapoluk yapmaya hakkı yoktur.Birkaç tane takım elbiseli,dar kafalı,at gözlüklü adam (yani sevgili RTÜK üyeleri) birçok kişinin severek izlediği bir kanalı bu kadar ucuzlaştırıp özünden uzaklaştırma yetkisine sahip olamaz.Kaldı ki bu kurulun başında olan ve geçtiğimiz Temmuz'da görev süresi dolan Aykut Zahid Akman beyefendinin sütten çıkmış ak kaşık olmadığını hepimiz az çok biliyoruz.Televizyon zevkimizi elimizden alan bir grup insan bir de bundan para kazanıyor,hem de bizim vergilerimizle.Kazanmakla kalmıyor,zengin oluyorlar.Bu ülkede kaliteli ve izlenebilir programlar yayınlayan kanalların yöneticilerini köşeye sıkıştırıp ceza üstüne ceza keserek yıldırmaya çalışıyorlar ve başarılı da oluyorlar.Biz de olan biteni koyun gibi izleyip güdülmeyi bekliyoruz.Neyse çok sinirlendim,durayım artık,son sözüm şu:RTÜK elini CNBC-e'den çek!

2 Ağustos 2009 Pazar

AC Milan Dibe mi Vuruyor?


Carlo Ancelotti Chelsea'ye,Kaka Real Madrid'e gitti,kaptan Paolo Maldini emekli oldu.Yoann Gourcuff kalitesinde bir oyuncuya gereken değer ve şans verilmedi;o da kontratındaki özel maddeyi kullanarak Bordeaux'ya gitti.Andriy Şevçenko Chelsea'ye döndü (gerçi o dönmese ne olacaktı,ölmüş de ağlayanı yok Şeva'nın).Hiç teknik direktörlük deneyimi olmayan Leonardo bu göreve layık görüldü.Edin Dzeko,Emmanuel Adebayor ve Luis Fabiano için transfer girişimlerinde bulunuldu;görünen o ki bunlardan da bir sonuç çıkmadı.Hazırlık maçlarında gelen vurdu,giden vurdu.Özellikle Bayern Münih ve Inter top göstermediler yılların Milan'ına;kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar.Bu da yetmezmiş gibi takımın orta sahasını ayakta tutmaya çalışan Andrea Pirlo şu sıralar Chelsea ile flört halinde.Büyük takımlar da çıkarları doğrultusunda futbolcu ve teknik direktörlerini gönderebilirler,bu olağan bir durumdur;ama Milan ayarında bir takım aynı sezon içinde hem teknik direktörünü,hem de hücum hattının en önemli ismini kaybettikten sonra oyun kurucusunu da kaybederse felaket kaçınılmaz gibi gözüküyor.Üstelik bu takım geçen sene bu kayıpları vermeden önce de umut vermiyordu.2007'de Bayern Münih,Manchester United ve Liverpool'u yenerek Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan takımdan eser yok.Ronaldinho'nun hala birşeyler yapması bekleniyor;halbuki o da 1-2 sene futbol oynayıp sonra dibe vuran futbolculardan olduğunu çoktan kanıtladı.20 yaşında ve henüz bu sorumluluğu almaya hazır olup olmadığı belli olmayan Alexandre Pato takımın yeni hücum organizatörü olarak gösteriliyor ve şimdiden omuzlarına aşırı yük bindiriliyor.

Allah'tan Allesandro Nesta sakatlıktan döndü ve savunma hattı geçen seneye oranla daha güvenilir;ama yeniden sakatlanırsa Oguchi Onyewu ve Thiago Silva'lı bir tandem diğer takımların Milan ceza sahası içinde parti vermelerine yol açabilir.Her sezona 'Artık bu sene oynayamaz' yorumlarıyla başlayan ama bir şekilde formayı kapıp gollerini sıralayan 36 yaşındaki Filippo Inzaghi (Milan formasıyla çıktığı 249 maçta 116 gol,tüm kariyerinde 572 maçta 278 gol,kariyerinde yaptığı 10 hat-trick ile Serie A'da bir rekorun sahibi) Milan adına sezon öncesi gözüme sempatik gelen tek şey.

Umarım büyük bir takım oldukları gerçeğini hatırlarlar ve umarım Nesta,Zambrotta,Gattuso,Pirlo,Ambrosini,Seedorf ve Inzaghi gibi bu takımın tecrübeli ve değişmez isimleri Milan'ın ufukta gözüken dibe vuruşunu engellerler.Aksi takdirde rekabetin içinde Milan'ın olmadığı bir İtalya Ligi ve Şampiyonlar Ligi izlemek zorunda kalacağız ki bu ben ve tahminimce birçok futbolsever için kabul edilemez bir durum.